^^

20 Aralık 2012 Perşembe

                Bana mesaj atmasına bu kadar sevinmemin nedeni, uzun zamandır konuşmamamız gibi sıradan sebepler değil. Biz konuşuruz. Hem de çok. Müsait olduğumuz her saniye. O daima müsaittir. Benim derslerim, erken gelen uykum, uzun süren sofra toplama mesailerim var.
                Acemice fakat duygu yüklü bir şekilde yapıyor. Cümlesine başlayıp sonunun farklı konularla ilgili bitişler yaptığı kelimelerini yazmadım bile. Ne çocuksu, ne değerli bir heyecan...
               O bana gece gece mesaj atıyor ve cevap beklemeden hatta uyuyakaldığımı bildiği halde yapıyor bunu.
              Sabah kalktığımda güzelcene de yanıt, tepki bekliyor.
              Beklemesi tabii ki normal. Bu, en doğal hakkı.
              Ben böyle zamanlarda vicdan azabı çekiyor, çektikçe küçülüyor, küçüldükçe kayboluyorum.
              Ben seni hak edecek ne yaptım?

Ve bana gece gece mesaj attı!


20/Ara/2012 00:53
-->Bitanem
"Sensiz hayatım çok anlamsız.Karanlık, korkunç,soğuk. Sensiz bir hayat düşünemiyorum..
Ellerin üşüyor, ısıtamıyorum. Bazende yanıyor, ne garip! :)
Sensizlik diye bir şey olmayacak biliyorum şapşal şey seni.
Ya ben sensiz n'aparım bilmiyorum.
Yorgan altından yazıyorum sana.
Biliyor musun ki ileride beraber olacağız? Sana sarılabilecek miyim? Uyuyabilecek miyiz? Rahat olacak mıyız?.. Seni kendimden çok seviyorum olum valla lan. Yalancı diyeyim deme sevmiyorum öyle demeni.
İçimdekiler bunlar.
O ağzını yiyesim geliyooor. Hayatıma giren en mükemmel şeysin :)"

20/Ara/2012 00:58
-->Bitanem
"Rüzgar saçlarımızı okşasın.Ellerin, ellerimdeki boşluğu doldursun. Dişlerimizi beraber fırçalayalım..
Biliyor musun, bu satırları yazarken düşünmüyorum bile. Aklıma ne gelirse yazıyorum.
Sar beni hep, hiç gitme. Eğer bir gün gidersen bu hayatımın sonu olur. Ne olursa olsun biz hep, biz olarak kalacağız.SONSUZA DEK. UNUTMA.
Aşkı sende tattım.
İlklerimi seninle yaşadım. Sensiz bir hiçim, sana aşığım ben çok malım ya sana mal gibi aşığım.
Yarın kalkıp gitmek istiyorum desen, seni senelerce bekleyebilirim." 

20/Ara/2012 01:01
-->Bitanem
   Bunları seni etkilemek için yazmıyorum meleğim, hepsi içimdekiler. Asla üzülme hiçbir şeye geçmişe bakıp güleceğiz beraber.
 50 yaşına gelsek bile beraber şeker yiyeceğiz. Sana hep sarılacağım. Her gece beraber, her gün beraber...Seni asla bırakmayacağım.
 Sinemada duygu sömürüsü için ağlamadım, cidden ağladım.
Bana inanmayabilirsin, normal. Ben bir tek sevgiyle bağlandım.
Ayrılmam istersen hiç, yanından. Çağırsan gelirim çok uzaklardan. 
  Eskiden, çok eskiden gibi geliyor şimdi bakınca,  korkardım yalnızlıktan. Korkmam artık. Sen varsın. 
Seni çok seviyorum.
Hem de tüm ruhumla. 
Her şeyimle.
Her şeyini... 

20/Ara/2012 01:06
-->Bitanem

Odanın duvarları olsam? Her gece seni izlesem. Ya da sarıldığın yastık? Cansız bir varlık evet, ama hep yanında.
Mesela ben öyle olabilmek için her şeyimden vazgeçebilirim.
Senin yanında olmak için.
Sabah kalktığında al şapşaaaal bu kadar uzun olur mu diyeceksin. Evet, oluyor ve her gece de böyle olacak.
Kalbimin şeklisin.
Kafamı kullanamıyorum, sadece ve sadece kalbimle yaşıyorum artık. Seni, kalbimle düşünüyorum.
Kadınım ruhum, sevgilim, her bir şeyim ağlamadan duramadım :D 
Seni çoook seviyorum, üstelik  çook çoook çooook aşığım.
Sana iyi geceler  rahat uyu bebeğim, hemde çok rahat uyu.
Kocaman öptüm seni.


15 Aralık 2012 Cumartesi

"ÇIT"

 

Çıtını çıkarma!

Amma konuştun bu sabah!
Dır dır dır dır...
Kulaklarım acıyor..

Kulaklarım sesinle doldu.
Kahkahaların, kıkırdamaların,
gereksiz konuşmalarınla...

Mutluluk veriyor bazen insana
ama, ne yalan söyleyeyim;
sinir bozucu bir sesin var.

Kulaklarım sesinle doldu.
Bağırışların..Azarlamaların..
Tüm öfkeni kusmuş gibi.
Sinirli bakışlarında konuşuyor sanki.

Kulaklarım sesinle doldu.
Hıçkırıkların, nefes alıp verişin,
Delicesine çığlık atmamak için, kendini tutuşun.
Ağlarken bile;
bir başkasın sen.

Kulaklarımı sesinle doldurdun.
Çığlıkların, yardım çağrıların, korkuların, pişmanlıkların..
Kıvranıyorsun bitanem.
Acınası bu halin.
Kalk yerlerden, sürünüyorsun!
Sudan çıkmış balığa döndün.
Kalk ve kendine gel artık.

Sessizliğin kulaklarımı tırmalıyor.
Öyle sessizsin ki bu akşam...
Ölüm sessizliği sarmış dört bir yanını.
Fırtına öncesi sessizlik değil bu!
Gerçek sessizliğinin öncesi oluşan fırtınan..
Adımı fısıldıyorsun arada bir ama
ben duymayayım diye uğraşıyorsun hayatım;
biliyorum.

Ses çıkar biraz.
Böyle olmaz.
Alışık falan da değilim bu haline.

Gevezeydin sen.
Olmadık yerde konuşur,
Olmadık zamanda kahkaha patlatır dururdun.
O sinir bozucu sesinle,
tüm gün başımın etini yerdin!

Ses çıkar yalvarırım.
Susma böyle.
Bağır, çağır,kır, patlat!
Ama yeter ki susma..

Susma!
Orada olduğunu bilmem için tek bir

"Çıt"

çıkar.

İlaç.


Seni, deli gibi özledim eşek.
Gel bana.Yeniden sarıl. Yeniden öp.Yeniden rezil olalım biz.
    Şu anda kimlere bakıyorsun, kimlerle berabersin umrumda değil.
    Sen yine karşıma çık yeter ki. Hiç soru sormayacağım.Sadece gel.
 2 dakikacık konuşsak yeter. Karışık saçlarından yükselen kokunu azıcık hissetsem yeter.
 Ölüyorum burada! Ve sen, hayatta kalmam için kullananmam gereken tek ilaçsın..
    Gel ibne. Gel bee. Söz, rahibe gibi gezeceğim.
 Söz, göz ucuyla bile diğer erkeklere bakmayacağım. Sen, "Ciğer ye." desen yerim vallahi.Sen iste yeter.
    Göz pınarlarım kurumadan gel. Sensizliğe alışmadan gel. Sana verdiğim sözü unutmadan, tutamadan gel.Yıllar sonra karşılaştığımızda iki yabanci gibi durmadan gel.
    Hayat çok uzun değil. Bitmeden gel.
Son nefeslerimizi alıyor olabiliriz...Veremeden gel.

14 Aralık 2012 Cuma

Yavaş Yavaş Ölüm

         Her insanın korkuları vardır.Benim korkum da sendin.
Çekip gitmenden, bir gün bitmesinden korkuyorum ben.
       Yılanlarda ürkütücü mesela.Isırırsa, zehirlenip bir kaç saniye içerisinde ölebilirsin.
Yükseklik de korkunçtur.
Düşersen, yere değer değmez ölürsün.
       Donarken de öyle,
Ölürken yavaş yavaş,
Acı hissetmezsin.
Eziyet çektirmeden...
Ölmek istemeksizin,
O kısa saniyeler içinde ölürsün.
Sen, bana eziyet çektiriyorsun aşkıım.
Yavaş yavaş.
Ölmek istercesine
Çekip gitmen sayesinde
Aynı korktuğum gibi..

Varsın, acı çekelim.

     Hiç bir zaman duzenli günlük tutamadım. 
Geniş aralıklarda, en ufak seylerde yazmayı bırakan, önemli bir şey olmadan da yazmaya başlamayan bir yapım var.Lanet olasıca.
Oysa bir mesaj yetti.
Belki, kendi sözü değildi.
Belki kulaktan duymaydı ya da internetten bulmuştu. Beni bu kadar etkilemesinin nedenini de anlamıyorum tabii.
Benim bu kadar asla gerçekçi bir biçimde dile sözcükler getirmemem  etkilemişti mesela.
Ya da onun sesini duymuş gibi hissetmem.








Hayır hayır.
Onun da bunları hissetmiş olabilme ihtimali etkilemişti beni.



Evet, ben gayette paşalar gibi sevebiliyorum. Ama başka insanlarla aynı hisleri paylaşmak ne kadar garip!
Ben hiç böyle düşünmemiştim.
Sahi, ben birine kendimi bu kadar sevdirebilir miyim ya?
Hele de bir erkeğe...
Erkeklere bakışım güvensizlikle aynı yere gidiyor. 
Ona ne kadar inanmalıyım?
Hani derler ya kalbini beynini dinle diye.
Benim kalbim dilsizdir.
Ama beynimi dinleyip de bundan mahrum kalmak istemiyorum.
Varsın, acı çekelim.

Mesela;

Mesela..Biz beraber olsak ne olurdu?
Ben, olup olmadık zamanda öperdim seni mesela.
Sen beni diğer erkeklerden kıskanırdın.
Ben sana bakan kızları dahi öldürme planları kurardım.
Herkes bize özenirdi mesela...
Pamuk şekeri ağzına bulandığında, bir yandan azarlayıp bir yandan silerdim mesela.
Filmlerdeki gibi dönme dolabı tedepe durduramasan bile oyuncaj ayı alman için zorlardım seni.
Giyeceğim eteğin boyuna kızardın fakat, senin başka bacaklara baktığın zaman kimin daha çok kızacağını bilirdin.
Soğuk espriler yapardın ben de kırılma diye gülerdim belki.
Kilo sorunlarım olurdu mesela.Sen sarılırsın boynuma, kilo vermeme gerek olmadığına ikna ederdin beni.
Bir de, ders çalıştırırdım sana.
Sen, çirkeflerşirdin, her doğruya bir öpücük.
Belki "pışııık" derdim ama yinede istediğini alırdın.
Pikniğe gitmek için yemek yapardım, tatsız tuzsuz olurdu. Avuturdun beni, olmadı beğenmiş gibi yapardın. Kuşla doyardı yine yemeklerimle...
Eski Türk filmlerine özenip kaçmaya başlarım ama ben. Sen, beni kovalarsın mesela.
Sonra yorulur,  düşeriz çimlere...Ben koyarım başımıgöğsüne ve bulutları şekle sokarız...
Çiçekler, bebekler,kalp...
Başımı kaldırırım ben, seni görmek için.
Gülümlerdin.
Gülümserdim.
Gülümser"dik".
"Beni bırakma!" derdim.
"Seni bırakamam ki..." derdin mesela.
               Mesela, hayatımın içine etmiş olmazdın.
İbnelik yapmış olmazdın.
Ben, böyle olmazdım...
Bunları düşünmezdim...

13 Aralık 2012 Perşembe

Uyku güzel şey.


Müziğe Bağımlıyım


Linkin Park..Numb.




Herkesin hayatta bağlandığı bir kaç şey vardır elbet.
Ben müziğe bağımlıyım.
Müziğin sesini açtıkça dünyadan uzaklaştığıma inanırım.
Kulaktan alınan tek uyuşturucu müziktir çünkü.
Belki de müziği bu kadar sevmemin tek nedeni, benim diyeceklerimi çoktan dile getirmiş olmasıdır.