ve onun ruhunu keşfedilmeyen yerlerinden sevdim.
bugün hislerimi bir kavanoza koydum,
gömdüm görülmemiş , görkemli bir ağacın toprağına.
yaslandım ağaca,
döndüm tanrıya;
bu kadar acımasız olabilir misin gerçekten?
peki ya bu üzerimdeki lanet, neden?
oysaki sevilensin görmeden
ve kimse tarafından bencilce sahiplenmeden.
döndüm aşka,
hisleri koyunca yamaca,
pek bir esprisi kalmadı gülüşünün, gamzenin.
ya da gözlerinin kahvesinin.
kokun , tenin , sıcaklığın
çikolatalı tadın aklımı karıştıran
bir de ince dudakların,
yeri dudaklarım olan.
tanrı ordan kızdı biraz,
mikaile emretti,
çak şimşekleri şu ağacın üstüne!
biraz da orada yansın!
yansın bu haddini bilmez!
mikail arkadaşımdır benim,
kıyamadı bana,
gürledi yağdırdı yağmurlarını sadece.
cebrail de arkadaşım hem.
ne arkadaşı? dostum!
gelir dertleşiriz biraz.
yaratıcıya karşı çenesi düşük de olsa ,
affederim onu.
çünkü cehennemine yollamasını,
yok oluncaya kadar yakılmasını,
sonra tekrar var edip tekrar yakmasını istemem.
tanrının sinirli bir yapısı var biraz
sevgilimden çok sevdiğim
sayesinde aldattığım,
o vurdumduymaz, sevdim görmez biri de var.
azrail.
azraili istediğim kadar kimseyi istemedim,
azraili sevdiğim kadar kimseyi sevmedim.
al dedim beni,
kaçalım buralardan.
o da sevdi beni biraz.
gel dediğimde gelmek bilmedi,
uzak dur dediğimde soluğumdan ayrılmadı kendisi.
o can yakıcı elleri tenimde dolaştı.
ama sadece birazımı yok etmekle kaldı.
fizikötesi dünyada her şey birazdır biraz.
tanrı olsam beni affetmezdim
sevdiğim adam olsam da beni affetmezdim
ben bu kadar günahla,
biraz bile affedilmem.
ağacın altından kalktım.
kavanozu da almadım.
yarım yürüdüm, yarım hissettim,
yarım sevdim, yarım öldüm
ve tam gittim.
28.10.15
araftan sevgilerle...
turgut uyara selam olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder