Çarpık kentleşmenin merkeziydi zihni
Kirpiğinin düştüğü yerde sel olurdu
Kapattığında gözlerini
Göz kapakları yanardı,
Yanardağın zirvesinden lavlara bakar gibi.
Çarpık kentleşmenin merkeziydi zihni,
Asla doğru zamanda
Doğru şeyi düşünmezdi
Olur olmadık zamanda ağrırdı başı
Olur olmadık zamanda düşlerdi kafasını
bedeninden ayrı.
Erozyonun coğrafyası , dudaklarıydı,
kurak ve ilgiye muhtaç olan.
Ve boynundan koynuna
teğet geçen hayat
Kesişirdi canıyla cansızlığına...
Kıyametin haritasında geçerdi
Kırışıklık çizgileri
Çarpık kentlerin gölgesinde
kalan gülümsemesi
Mani olurdu bazen
cansızlığının topraklarına geçmesine
misafirlerin.
Canını avuç içlerinde taşırdı
İsterse yıldızlara erişirdi parmak uçları
Tırnakları bilenirdi
Geçirse tırnaklarını
Doğa ana çığlık atardı.
Depremler kol gezerdi
Yeryüzü olan bu bedenin her yerinde
Tsunami olurdu
boğulurdu benliğinde
Çığ olurdu
ezilirdi altında düşüncelerinin
Fırtına olurdu
Heyelan olurdu
Felaket olurdu
Felaket olurdu kendine.
Geceyi kasıklarında
Güneşi bakışlarında saklardı.
Gözlerinin akı kızarırdı.
Kapattığında gözlerini,
Göz kapakları yanardı cayır cayır
Beslediğinden göz bebeklerinde,
cehennemi
Düzensiz düzenini yık.
Çıkar artık bedeninden
Giyindiğin bu bozulmuş evreni.
Sabahattin Ali'ye selam olsun!
Seviyorum seni.