Küçük bir kızken ailem ve bir kaç akrabam ile oturup "Babam ve Oğlum" izlemiştik. Tam emin değilim, 8-9 yaşlarında olmalıyım , 6-7 yetişkin 5 de çocuk vardı evde ama uyarılarla usluca oturmuştuk. Can alıcı sahnelere geldiğinde yine her zamanki gibi bizimkileri incelemeye koyuldum. Hüzünlenmişlerdi çoğu. Hatta benim duygusal babam ağlarken hiç ağladığını görmediğim annemin gözlerinin dolmuştu. Aynı sahneleri izlerken neden biz küçükler ağlamıyorduk bilemiyorum.
Aynı yaşlarda "Issız Adam" ı da aynı şekilde izlemeye başlamıştık. Bazı sahneleri hızlı ilerleyerek geçsek de yine ağlayan kodaman in
sanların arasında kalmıştım. O zamanlar anlamaya çalışıyordum bu durumu.
Ta ki ergenliğe girip, her genç kız gibi aşk acısı çekinceye kadar. Klasik depresyonlara girip "Aşk Tesadüfleri Sever" izledim ve kaza sahnesinden sonra Şebnem Ferah'ın Hoşçakal şarkısı girince ben de ağlamaya başladım. Deli gibi ağladım ve ne zaman o filmi izlesem yine ağlarım.
Herhangi bir olayda verdiğimiz tepkiler, bakış açımız, düşüncelerimiz; her şey yaşanmışlıklarla alakalıymış meğersem.
Aile acısı çekmeyen anlayamaz diye başlık geçmiyor olabilir ama bunun çoğu zaman böyle olmadığı anlamına gelmiyor. 4 dakikalık bir şarkı sizi kendinizden geçirmesi için iyi kötü bir şeyler gerekli. Sen Kenan Doğulu- Bal Gibi , Duman- Haberin Yok Ölüyorum, Guns n Roses- Don't Cry vs dinlerken duygulanmak yerine "Saçma şeyler, değiştir şunu!" diye düşünüyorsan senin suçun değil sonuçta.
Anlayacağınız başınızdan geçen her şey aslında çok değerli. Tüm hatıralarınız! Hatırlamak istediklerinizle istemediklerinizle. Sizi siz yapan hissettikleriniz ve düşündükleriniz. Küçük bir çocuğun saflığıyla bakamazsınız duruma. Ve her şey zamanla alakalı.
Neyse; komedi filmleri izleyin işte
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder